enflasyonemeklilikötvdövizakpchpmhp

Ergün Olgun: Don Kişot durumuna düşmeyelim!

Ergün Olgun: Don Kişot durumuna düşmeyelim!
WWW.KKTCNEWS.NET
17.12.2025 10:34
0
A+
A-

Emekli Baş Müzakereci Ergün Olgun, Cumhurbaşkanı Erhürman’ın “Kıbrıs’ta romantik federalizm hayali ile gerçeklik çelişkisi” yaşayabileceğini ifade ederek uyarıda bulundu. Türkiye ile çelişki… Emekli Baş Müzakereci Olgun, Cumhurbaşkanı Erhürman’ın beş metodoloji şartı ve ilkesinden dördünün Kıbrıs Türkünün özden gelen eşit hak ve statüsünü korumaktan uzak olduğunu kaydederek, “Bunlar Kıbrıs’ın bugünkü gerçekleriyle bağdaşamamaktadır ve garantörümüz Türkiye’nin izlemekte olduğu Kıbrıs politikasıyla çelişki içindedir.” dedi.

“Gerçeklerle yüzleşmeli”… “Sayın Erhürman bu 4 maddeden bahsederken muhalefetteydi, bugün iktidardadır, gerçeklerle yüzleşmek mecburiyetindedir.” diyen Ergün Olgun, Rum tarafının gerçeklerinin adaya tamamen sahip olma arzusu ve tutkusu olduğunu söyledi. Olgun, yel değirmenleriyle savaşan (!) bir Don Kişot durumuyla karşı karşıya kalınmaması gerektiği uyarısında bulundu.

KIBRIS Özel

Eski Müzakereci Ergün Olgun, Kıbrıs sorunundaki yeni döneme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. KIBRIS TV’de yayınlanan Gün Ortası programına katılan Olgun, Elif Şen Çatal’ın sorularını yanıtladı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Holguin’in KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ve Rum Lider Nikos Hristodulidis ile görüşmesi ve sonrasında yapılan açıklamalar konusunda düşüncelerini paylaşan deneyimli diplomat, önemli uyarılarda bulundu. Olgun, “Uzun süre muhalefette kaldıktan sonra iktidara seçilen liderler bir yandan doğal olarak muhalefette müracaat etmiş olabilecekleri popülizm ve idealizm yaklaşımları ile diğer yandan reel politiğin gerçekleri ve gerekleri ile yüzleşmek zorunda kalırlar. Daha geçen hafta Rum Savunma Bakanı Yunanistan ile birleşme yönündeki ebedi arzudan söz etti. Bu çelişki içinde müktesep haklar ve çıkarlar zemininde kamu yararına en sağlıklı yolu bulmak sancılı olabilir. Bazı liderler popülizm ve idealizmin etkisi/gerekleri ile reel politiğin gereklerini harmanlamada başarılı olurken bazıları bunu başaramaz. Yeni Cumhurbaşkanımız Tufan Erhürman’ın da bu çelişki ile yüzleşmekte olduğunu görüyorum” dedi. Olgun’a göre Cumhurbaşkanı Erhürman, bir yandan seçim sürecinde başkanı olduğu partinin popülizm ve Kıbrıs’a uygunsuzluğu defaten kanıtlanmış romantik federalizm tutkusuna uygun olarak hazırlamış olduğu dört maddelik metodoloji ve ilkeler manzumesi, diğer yandan Rum tarafının gerçek eşitlik zemininde federasyonu mümkün kılmayan adaya hakim olma tutkusu; Garantör ve Anavatan Türkiye ile diğer Garantörler Yunanistan ve İngiltere’nin çelişen çıkarları; ve AB, İsrail, ABD, Fransa başta olmak üzere üçüncü tarafların kendi çıkarları için adaya dayatmaya çalıştıkları sonuçlar/politikalar’ arasında kaldığına dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “Bütün bunlar arasında Kıbrıs Türkünün özden gelen eşit haklar ve statüsünü koruma ve ileri götürme gereği. Peki, olası bir anlaşmayı sözde kolaylaştırmaya çalışan örgüt hangisi? 4 Mart 1964 tarihinde Güvenlik Konseyinin beş daimî üyesinin, farklı da olsa, kendi ulusal ve küresel çıkarlarını gözetmek maksadıyla almış oldukları 186 sayılı kararla Kıbrıs Türkünün müktesep ve anayasal haklarını hiçe sayıp Kıbrıs sorununu içinde bulunduğumuz çıkmaza mahkûm eden Birleşmiş Milletler örgütü. Biz geleceğimizi, haklarımızı görmezden gelen BM örgütü ve onun karalarına bağlarsak sonumuz Kıbrıs’ta azınlık statüsüne düşmek ve sonuçta kendi yurdumuzdan göç etmek olacaktır. Kendi geleceğimizi belirleme hakkı ve iradesi bizdedir ve meşru eşitlik haklarımızı ve statümüzü korumak için mücadele etmek zorunluluğumuz vardır. Hak verilmez, alınır.” Erhürman’ın seçim öncesi kendini bağladığı 4 maddeyi anımsatan Olgun, siyasi eşitlik, zaman takvimi, bugüne kadarki tüm yakınlaşmaların kabulü ve mevcut statükoya geri dönülemeyeceği maddelerine son görüşmeden beşinci madde olarak Güvenlik Konseyi’nin ilgili kararlarına bağlılığın eklendiğini vurguladı.

WWW.KKTCNEWS.NET

Olgun, bu maddelerle ilgili görüşlerini kısaca şu şekilde açıkladı:

“Tüm yakınlaşmaların kabulü – Bu tek egemenlikli Rum tarafına üstünlükler sağlayan sözde bir federasyon doğurur. Rum tarafı bu sözde federasyonu kendi hakimiyetlerini gerçekleştirmek için bir araç olarak görmektedir. Bu Kıbrıs Türkü ve anavatanımız Türkiye’nin kabul edebileceği bir sonuç değildir. Siyasi eşitliğin teyidi – Bu Kıbrıs müzakere müktesebatında federal bir çatı altında iki toplumun sözde siyasi eşitliği anlamını taşır. Bu günümüz şartlarında gerilerde kalmış bir çerçevedir ve adada yıllardır Rum tarafının işgal ettiği ortaklık devleti karşısında Kıbrıs Türk halkının kamu düzenini korumak, güvenliğini sağlamak ve medeni ihtiyaçlarını karşılamak için zaruret sonucu oluşturduğu ve on yıllardır faaliyet gösteren KKTC’nin varlığını ve eşitlik gereği Rum tarafının egemenliği ile tanınmış devlet statüsüne denkliğini göz ardı eder. Mevcut yakınlaşmalar ve siyasi eşitlik çerçevesinde yürünmesi ve olası bir anlaşmanın mevcut iki devlet gerçeğine dayanmaması halinde bu kaçınılmaz olarak Kıbrıs Türk halkının AB üyesi Rum devletine yamalanacağı bir sonuç doğuracaktır. Rum tarafının masayı terk etmesi halinde Türk tarafının statükoya dönmeyeceğine dair taahhüt – Bu içi boş bir ifadedir. Her şeyden önce Rum tarafı sürekli manevra yapıp masayı terk etmeyecektir. İkinci olarak buna karar verecek olanlar bizim dışımızdakilerdir ve onlar da kendi çıkarlarına göre karar vereceklerdir.  Geçmişte üçüncü tarafların Kıbrıslı Türklere verdikleri sözler bile tutulmamıştır. Takvimli süreç – Süreç/metodoloji bakımından geldiğimiz noktada bu olmazsa olmaz bir gerekliliktir ve doğrudur. BM Güvenlik Konseyi kararlarına bağlılık – Bu kararların büyük çoğunluğu Kıbrıs Türkünün eşit hak ve statüsünü göz ardı etmektedir ve küresel güçlerin etkisi altında hala tüketilmiş ve uzmanlara göre eşitlik esasına dayalı iki etnik gruplu federal bir ortaklığın gereklerinin gerisinde kalan sözde federal çözüm şartlarını ileri sürmektedir.” Ergün Olgun, “Federasyonun başarılı olamamasının nedeni Rumların Yunanistan ile birleşme isteğidir. Rum savunma bakanı ne dedi daha geçen gün; ‘Yunanistan ile birleşmenin ebedi arzu’sundan söz etti. Bu romantik düşünceyle hazırlanmış 4 madde bugünün gerçekleriyle uyuşmuyor. Sayın Erhürman bu 4 maddeden bahsederken muhalefetteydi, bugün iktidardadır, gerçeklerle yüzleşmek mecburiyetindedir. Yani bu Don Kişot’un hikayesine benziyor. Bir tarafta Rum tarafının gerçekleri var ki o da adaya tamamen sahip olma arzusu ve tutkusudur. Bir diğeri de uluslar arası camianın Rum tarafının kendilerine bahşettiği nimetler ile AB üyeliğini istismar ederek Mısır’a, İsrail’e verdiği imkanlar Fransa ve ABD’ye verdiği deniz üsleri.. İşte bunlarla mücadele etmelidir Kıbrıs Türk tarafı.” ifadelerini kullandı. Sonuç itibarıyla bu beş metodoloji şartı ve ilkesinden dördünün Kıbrıs Türkünün özden gelen eşit hak ve statüsünü korumaktan uzak olduğunu vurgulayan Olgun, “Bunlar Kıbrıs’ın bu günkü gerçekleriyle bağdaşamamaktadır ve garantörümüz Türkiye Cumhuriyeti’nin izlemekte olduğu Kıbrıs politikasıyla çelişki içindedir. Umudum, Sayın Cumhurbaşkanımızın, başta Kıbrıs Rum tarafında hâkim Helenizm zihniyeti olmak üzere, karşı karşıya olduğumuz tehditler ve fırsatlar ışığında artık iki toplumun siyasi eşitliği değil bu toplumların yaşananlar sonunda yıllardır kurumsallaş olan devletlerinin egemenlik ve statü eşitliklerini gözetecek, ikisi arasında kurumsal iş birliğini öngören bir politika benimsemesidir. Bunu sağlamak için kamu yönetimimizi, ekonomimizi ve halkımızın moral ve dayanışma gücünü güçlendirmeye ihtiyaç vardır. Güçlü bir KKTC’nin arzulanan hedeflere ulaşması daha olasıdır.” dedi. Ergün Olgun, sözlerinin sonunda bunların gözetilmemesi halinde yeni bir hüsran dönemi yaşanabileceği konusunda uyarıda bulundu.

WWW.KKTCNEWS.NET
Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.